TEKNOPARK’TA KRİZ DEĞİL, ÇÖZÜM SİYASETİ
Çanakkale’nin teknoloji hikâyesini yazan isimlerden Genel Müdür Erkan Bil, görevinden ayrıldı.
Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi’nde öğretim üyesi olarak görev yapan ve yıllardır Çanakkale Teknopark Genel Müdürlüğü’nü yürüten Doç.Dr.Erkan Bil, kamuoyunun beklemediği bir kararla istifa ettiğini açıkladı.
Teknopark’ı, bölgesel ölçekte bir yapının ötesine taşıyıp; dört ülkede irtibat ofisi bulunan, 300’e yakın tamamlanmış Ar-Ge projesi, 100’e yakın devam eden proje, 17 ülkeye ihracat, 80 girişimci firma ve 600’ün üzerinde nitelikli istihdam üreten bir teknoloji üssüne dönüştüren Bil, birçok çevrede “efsane genel müdür” olarak anılıyordu.
Bu süreçte, İçişleri Bakan Yardımcısı ve önceki dönem Çanakkale Milletvekili Bülent Turan’ın sağladığı siyasi koordinasyon ve destek; Teknopark’ın yalnızca bir şirket değil, devletin “Milli Teknoloji Hamlesi” vizyonuyla uyumlu çalışan bir stratejik merkez haline gelmesinde belirleyici oldu.
Üniversite, sanayi ve Ankara hattında kurulan bu köprü; Çanakkale’nin yıllardır beklediği üretim, Ar-Ge ve ihracat odaklı dönüşümün omurgasını oluşturdu.
Ancak son dönemde Teknopark’ın kurumsal işleyişini yavaşlatan, projeleri tıkayan ve motivasyonu aşağı çeken bürokratik dirençler, kişisel hırslar ve hasmane tutumlar; çalışan bir düzeni zedeledi. Üretenleri güçlendirmesi gereken mekanizmalar, kısa vadeli hesapların gölgesinde kaldı.
İşte bu tabloda, “krizi büyüten değil, çözümü öne çıkaran” bir adım atan Erkan Bil, görevinden istifa ettiğini kamuoyuna resmen duyurdu.
ERKAN BİL’İN İSTİFA AÇIKLAMASI
‘’Çanakkale Teknoloji Geliştirme Bölgesi (Teknopark), dünyanın dört önemli ülkesinde irtibat ofisleri bulunan, bünyesinde 300’e yakın tamamlanmış ve 100’e yakın devam eden Ar-Ge projesi ile 17 ülkeye ihracat yapan, 80 girişimci firmanın faaliyet gösterdiği, 600’ün üzerinde nitelikli istihdam oluşturan güçlü ve gurur verici bir teknoloji ekosistemidir.
Çanakkale’nin “Tarım-Turizm-Tarih” ekseninde şekillenen sosyo-ekonomik kimliğine, 10 yılın sonunda, Teknolojiyi de güçlü bir bileşen olarak ekledik. Bu kapsamda “dijitalleşme”, “sürdürülebilirlik” ve “yeşil dönüşüm” gibi yenilikçi yaklaşımları büyük bir gayretle şehrimizle buluşturduk.
Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın performans endeksine göre Türkiye’nin en iyi gelişme gösteren teknoparkı olarak zirveye ulaştık.
Maalesef son dönemde, kişisel hırs ve kıskançlıkları yüzünden akıl tutulması yaşayan bazı kişilerin saldırgan ve sistematik karalama kampanyaları ile karşı karşıya kaldık. Öyle ki, 4691 sayılı kanuna göre kurulmuş olan Teknopark’ın genel kurulunun yapılması ve şirket organlarının seçilmesi bile engellendi. Hatta bağlı olduğumuz Sanayi ve Teknoloji Bakanlığımızın resmi yazıları göz ardı edilerek, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitemizin Teknopark yönetimindeki hakları yok sayılmaya çalışıldı. Bu anlaşılmaz hasmane tavır, sadece genel müdür olarak şahsımın motivasyonunu etkilemekle kalmamış, Teknopark’ın kurumsal itibarına da zarar vermeye başlamıştır.
Bugün geldiğimiz noktada, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın büyük heyecanla başlattığı “Milli Teknoloji Hamlesi” kapsamında gerçekleştirilecek projeleredaha fazla zaman ayırabilmek amacıyla, Genel Müdürlük görevimden bugün itibarıyla istifa ediyorum.
Göreve başladığım günden bu yana;
Çanakkale’ye değer katacak her türlü projeye koşulsuz katkı veren İçişleri Bakanlığı Bakan Yardımcımız Sayın Bülent Turan’a;
Kuruluş aşamasında büyük emeği olan Sanayi ve Teknoloji Bakanlarımız Sayın Mustafa Varank ve Sayın Mehmet Fatih Kacır’a ve tüm Bakanlık yetkililerimize;
Rektörümüz Prof. Dr. R. Cüneyt Erenoğlu ile çok kıymetli Yönetim Kurulu Üyelerimiz Sayın S. Kaya Üzen ve Sayın Hayreddin Dereli’ye; yenilikçi projelerle şehrimizi geleceğe taşıyan tüm girişimci firmalarımıza ve ailem olarak gördüğüm tüm ekip arkadaşlarıma sonsuz şükranlarımı sunuyorum.
Su akar, yolunu bulur…
Kamuoyuna saygılarımla.”
KRİZ DEĞİL, ÇÖZÜM SİYASETİ:
MASAYI TERK ETMEK DEĞİL, YENİDEN KURMA İRADESİ
Bu istifa, basit bir koltuk terk ediş değil; “krizi derinleştiren değil, çözümü önceleyen” bir siyaset tercihidir.
Erkan Bil, Çanakkale’nin geleceğini tıkayan, üreteni yoran ve devletin çizdiği stratejik hedeflerle çatışan yaklaşımların karşısında duramayacağını göstererek; üretimin, aklın ve devlet çizgisinin yanında saf tuttuğunu açıkça ortaya koymuştur.
Bu adım, mevcut düzenin çöküşü değil;
daha büyük, daha şeffaf ve daha güçlü bir düzenin kurulmasına atılmış stratejik bir eşik olarak okunmalıdır.
Bugün gelinen noktada, şehirde hesap peşinde koşanlarla taş üstüne taş koyanların yolları kesin biçimde ayrılmıştır.
Çatışmayı değil üretimi, koltuk siyasetini değil hizmet siyasetini önceleyenler ile; dar çekişmelerin içinde kalanlar artık aynı fotoğraf karesine sığmamaktadır.
Ve bugün atılan bu imza, yalnızca bir istifa değil;
daha geniş bir sorumluluğa, daha yüksek bir göreve ve daha güçlü bir etki alanına açılan kapının sessiz ama en net işaretidir.








