Bu koltuk ve gelecek kaygılarınız, istikbal davanızın önüne geçince, gözünüzü hırs bürüyünce, size emanet edilen makamlarınızdan inince, ne de çabuk değiştiniz.. VAZGEÇİLMEZİMİZ dediğiniz, üstüne yeminler ettiğiniz Davanıza ve dava arkadaşlarınıza söylemedik söz, etmedik hakaret,çalmadık kara ,arkalarından çevirmedik dolaplar bırakmadınız.
Özetle azizim dediğimiz gibi ”Baki kalacak bu kubbede hoş bir sâda bırakmadınız.. Yıktınız perdeyi eylediniz viran.. ” dünya görüşünüz ne ara değişti hemân..
Ne demişti bir usta ”Kısır polemiklere ayıracak vaktimiz yok,vaktimiz kıymetli, vakit ise memlekete hizmet vakti.. kişisel hırs ve kavgalarla değil ,dava şuuru ile hareket etmeli..Makamlar gelip geçici ,aslolan o makamda iken değil, oradan indikten sonra da insan aynı saygıyı, aynı değeri görebilmeli..” dendi..ama dinlemediniz..
Gözünüzü hırs bürüdü, koltuğun sihri, üniformanın zehri bünyenize işleyince , tanımadınız kimseyi .. dava da , dava arkadaşları da zamanla değerini yitirdi nezdinizde.. Ne koltukmuş yahu. Yenisini alıp hediye edecek birileri yok mu…
Kimine göre dar ağacındaki tabure olmuş üstünde oturulan koltuk.Altından çekse sanki hayat son bulacak. Gücü, serveti şöhreti ve itibarı içinde barındıran o koltuk.Üstünde iken Aslanı kediye madara ettirme,Çakal sürüsüne kurdu boğdurma cüreti bulduğunuz o koltuk..
Ne bela bir şey ki;Gece uykusunu bölenler,Kardeşim dostum dediği insanları bir anda koltuk uğruna satanlar,Koltuğa gelmek yada geldiği koltuğu kaptırmamak için insanlığını şeytana kaptıranlar,Koltuktan aldığı güçle kendini adam sananlar,Koltuğa gelene kadar adam sandığımız fakat geldikten sonra o koltukta kaybolanlar,
Rahmetli Dedem Derdi ki;
“Büyüdükçe küçülmeyi bil.”
Bunlara da dedeleri ya da babaları böyle hakikatli sözler söylemiş olacaklar ki;
Onlar dar kafalarıyla “küçülmeyi” alçalmak olarak yanlış anlamışlar.
Öyle omasaydı makamları büyüdükçe kendileri mütevazileşirdi,
temsilci olduklarını – asıl ve ebedi olmadıklarını bilir ve de ona göre hareket şekli seçerlerdi..
Şimdi ise Makamlarından indikten sonra Partisinden, davasından kopan bu zatlar karşı mahalleye geçip siyasi delikanlık yapıyorlar .Ne siyasi delikanlılığı aleni şov yapıyorlar trübünlere oynuyorlar. Şahsi ya da siyasi öç alma hırsı ile akla hayale gelmeyecek türlü türlü oyunlara, sosyal medyadan karalamalara, kirli ve ilkesiz ittifakları makul bulmaya başlıyorlar. Yahu makamda oturur iken sahaya çıktığınızda herkes ayağa kalkıp size saygı ve sevgisini gösterirken hani herşey güzel,dava ise kutsaldı.. İsminizin başından ünvan kalktı, akabinde ise eksen kaydı.
Şimdi bakıyoruz da neler söylüyorlar neler yazıyor, neler yazdırıyorlar.Ah şu ikbal kaygısı..ahh
En basitinden örneklendirecek olur isek ; Ak partiden kesin ihraç talebi ile disipline sevk edilen Selçuk ÖZDAĞ AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Sivil Toplum ve Halkla İlişkiler Başkanı olarak görevlendirildiği dönemde susup tekrar milletvekili gösterilmeyince mi geldi aklına parti yönetimini eleştirmek. Genel başkan yardımcılığı görevini yürütürken olmayan yanlışlar O milletvekili gösterilmeyince mi olmaya başladı?
Ak partide genel başkanlık ve Türkiye Cumhuriyeti Başbakanlığı yapan Ahmet DAVUTOĞLU; “Terörle mücadele defterleri açılırsa birçok insan, insan yüzüne çıkamaz” demek ne demek. Bu ülkede başbakanlık yaptınız, terörle ilgili yapılması gerekenlerden siz sorumlu değil miydiniz? O zaman niye sustunuz ve neden bu gerekçe ile İSTİFA ETMEDİNİZ.
CHP’den ihraç edilen Erol GÜRSEL ”Dokuz dönemdir kaybedilen seçimin sonucuna rağmen eğer insanlar yerini muhafaza ediyorsa ve iki dönemdir milletvekili çıkaramayan bir ilden gidip de milletvekili olunuyorsa bunu herkesin vicdanına sunuyorum. Koltuk adamı kimin olup olmadığını herkes kıyaslamalı.” diyor. İyi de adama demezler mi? Seni milletvekili yaparlarken ve milletvekili görevini ifa ederken bu sözleri söylemene engel olan ne idi. Yoksa ikbal ve kolduk kaygın mı vardı?
Bu isimleri yazmakla bitmez..Halihazırda ikbal kaygısı güdenler ,koltuktan inince her türlü karalamayı, her türlü çirkinliği ve yalanı memleketin zararına da olsa şahsi çıkarları için meşru bilirler.
Birde bunları stad dışından alkışlayanlar, kumanya hazırlığı içinde olanlar var ,işte onlar da 15 temmuzda ki hain darbe girişimi gibi kaoslardan medet umanlar.. tekrar olsa da memleket karışsa diyerek kıblesi pensilvanya olanlar.. Bu da ayrı bir haber konumuz olsun…
Dün demiştik bu dün de tekrar ediyoruz.. kimisi o partiye kimisi bu partiye gidecekler, büyük zaiyat değil, varsın gitsinler..karalayacaklar, para ile kalem kiralayacaklar, kendi hesaplarınca algılar yaratacaklar ; ancak gittikleri yerlere sadece ve sadece hırs ile perçinlenmiş, kin ile beslenen benliklerini götürecekler.. Netice mi Tarih tekerrürden ibaret, siyaset sahnesinin tozlu ve çürümüş raflarında yok olup gidecekler…
Özet ile azizim AK Parti’de bir YAPRAK DÖKÜMÜ yok , bunun adı bariz KAYPAK DÖKÜMÜ. Kalın sağlıcakla.