Ülkemizde olduğu gibi Çanakkale’de de belli görevlere gelen veya seçilen hemşehrilerimizde aradan geçen “belli” bir süre sonra bazı marazlar ve huy değiştirmeler ortaya çıkmaya başlıyor. Bunu nasıl ifade ederseniz edin hepimizinde bildiği üzere olumlu bir değişim değil bu..
Halbuki olması gereken; bazılarının Mevlana’ya, bazıların ise Yunus Emre’ye atfettiği “Hamdım, piştim, yandım” prensibi iken her ne hikmetse süreç tam tersine veya çok farklı işliyor.
Yine eskilerin bu konu ile ilgili çok güzel bir tabiri vardır: “Ne oldum delisi olmak”… Bu küçük değişimler ve yer değiştirmeler sonrasında telefonlara çıkmamalar, randevu vermemeler, tanımazdan gelmeler, tepeden bakmalar, falan filan…
Peki bu ani değişim ne zamana kadar devam ediyor? Pek tabidir ki elde ettikleri veya seçildikleri o makam ve mevkileri kaybedene kadar…
Bu makamlara geldiklerinde “erişilmez” ve “ulaşılmaz” olanlar ilerleyen süreçte güçlerini ve makamlarını kaybettikleri için erişilmeye ve ulaşılmaya gerek olmayan selam dahi verilmeyen kimselere dönüşüveriyorlar..Buna Türkiye’de de Çanakkale’de de defalarca şahit olduk…
Rahmetli Sakıp Sabancı’nın geçmişini unutmamak ile ilgili sözleri hep kulaklarımdadır. O kendine has Anadolu şivesiyle yokluk çektikleri günlerden geçerken yaşadıklarını ve o günlere nasıl geldiklerini anlatır ve “Geçmişini unutan haramzadedir” derdi.
Ne oluyor da “sonsuz ve sınırsız” olmayan makam ve mevkilere gelenler büyük değişimler yaşıyorlar? Bu durumun aksi söz konusu olsa ne kaybederler? Doğal olan zaten geldikleri yeri ve çevreyi unutmamak değil mi?
Diğer bir deyişle elbette makam, mevki ve konum yükselenlerin sorumlulukları da kat be kat artar. Ufak tefek bazı değişikliklerin ve ayarlamaların olması kaçınılmazdır. Ama her ne olursa olsun bir orta yol bularak daha dengeli bir davranış sergileyebilir ve bu ithamlardan kurtulabilirler.
Makul, olgun ve gelişmiş bir insan figürü sergilediklerinde çok şey mi kaybederler? Hiç sanmıyorum.
Belli görevlere, belli konumlara gelip çok büyük değişim geçirmeyenler de elbette var. Üstelik bu olumlu nitelediğimiz kimseler geçmişlerinde olduklarından daha da kıymetleniyorlar gönüllerde..
Bir önerim daha, Hz. Ali’den Devlet Adamlarına Nasihatlerini mutlaka okumalarını tavsiye ederim. Çok kalın olmayan bu küçük risaleyi okumaları zaten çok zamanlarını almaz. Hz. Ali’nin yetki verdiği kişilere ahiret inancını ve hesap şuurunu hatırlatan bu nasihatleri ile o makamlara geldiklerinde unuttuklarını tazeler, farkında olmadan düşecekleri çukurlardan haberdar olurlar.
Unutmayın Hem seçmen,hem de ilişikli olarak şahsınıza bu yetkiyi uygun gören yol arkadaşlarınız tarihin tekerrürünü size yaşatmaktan çekinmeyecektir..Güçlü olma yada Güçlünün yanında görülme içgüdüsü dopping gibidir..Etkisi geçer Yan etkisi zuhur eder..Gönlünüzden güzellikler eksik olmasın. Dostça ve sevgi ile kalın.