Kağıt Üzerinde Ruhsat Vermek Yetmiyor: Çanakkale’de Aynı Felaketi Yaşamayalım!
Bolu Kartalkaya’da Grand Kartal Oteli’nde yaşanan trajik yangın, hepimize büyük bir ders verdi. 76 vatandaşımızı kaybettik, 51 kişi yaralandı. Bu acı olay, turizm yatırımlarının yalnızca ekonomik boyutuyla değil, güvenlik ve sürdürülebilirlik açısından da ele alınması gerektiğini gösteriyor. Sadece kağıt üzerinde ruhsat vermek, yeterli güvenlik önlemlerini almadan bu tesislere onay vermek, yeni felaketlerin kapısını aralıyor.
Soru Şu: Aynı Felaketi Çanakkale’de Yaşamak İster Miyiz?
Eko-turizm projeleri adı altında dağlara, ormanlara, sahillere verilen otel imar izinleri, yeterince denetleniyor mu? Yapılar uygun mu? Yangına, doğal afetlere karşı tedbirler gerçekten alınmış mı? Kağıt üzerinde onay verildiğinde iş bitiyor mu? İşte bu soruların cevabını vermeden, sorumluluk almadan yapılan her imar izni gelecekte yaşanabilecek faciaların zeminini hazırlıyor.
Yüksek Rakımlarda ve İzole Bölgelerde Müdahale Nasıl Olacak?
Kartalkaya örneğinde gördük ki, 2 bin rakımdaki bir yapıya ulaşmak, müdahale etmek ve insanları tahliye etmek büyük bir zorluk. Çanakkale’de orman içlerine verilen otel izinlerinde, benzer bir felaket yaşandığında kaç dakikada müdahale edilebilecek? Acil çıkış kapıları nerede? Acil merdivenler yeterli mi? Personel kriz anında nasıl hareket edecek?
Yangın anında insanların can havliyle çarşaflarla aşağı inmeye çalışması, sistemin ne kadar zayıf olduğunu gösteriyor. Şimdi bir an için durup düşünelim: Aynı çaresizliği Çanakkale’de, Kaz Dağları’nda veya Assos’ta yaşamak ister miyiz?
İmar İzinleri Keyfi Verilemez!
Ormanların içine, dağların eteklerine, denize sıfır alanlara villa ve otel izinleri verirken göz önünde bulundurulması gereken şey, sadece ekonomik kazanç değil; insan hayatı, doğa ve güvenliktir. Bolu’da yaşananlar, bu ihtimallerin asla göz ardı edilmemesi gerektiğini açıkça ortaya koydu.
Yetkililere soruyoruz: Çanakkale’de benzer bir durum yaşanırsa, hazırlıklı mıyız? Yoksa yine sadece ‘inceleme başlatıldı’ başlıklarıyla mı karşılaşacağız?
Geleceğimizi Ateşe Atmayalım!
Kağıt üzerinde verilen ruhsatlarla, eksik denetimlerle, göstermelik tedbirlerle Çanakkale’nin doğasını, insanlarını ve turizmini riske atmayalım. Denetim mekanizmalarını sıkılaştırmalı, tüm olasılıkları göz önüne alarak izin süreçlerini yürütmeliyiz. Aksi halde yarın bir gün yaşanacak bir faciada, hepimiz sorumluluk taşıyacağız.
Sonuç: Çanakkale’yi Korumak İçin Şimdi Harekete Geçin
Eko-turizm adı altında ormanları betonlaştırmaya, doğal mirasımızı riske atmaya artık bir ‘dur’ demek zorundayız. Bolu’da yaşananlardan ders çıkarmayanların, Çanakkale’de yaşanacak olası felakette hesap verecek yüzü olmayacaktır.