Kadın işçiye yönelik aşağılayıcı söz ve sürgün iddiası, babanın tepkisiyle mahkemeye taşındı.
Doğum Günü Hediyesi: Aşağılama ve Sürgün
Gökçeada Belediyesi’nde görev yapan bir kadın çalışana yönelik iddialar, ada genelinde büyük yankı uyandırdı.
Yerel kaynaklara göre Belediye Başkanı Bülent Ecevit Atalay, personelini odasına çağırarak “Senden ancak pompacı olur, al doğum günü hediyen” diyerek belediyeye bağlı akaryakıt istasyonuna pompa görevlisi olarak gönderdi.
Bu sözler, yalnızca bir görev değişikliği değil; kadın emeğine, insan onuruna ve işçi kimliğine yönelmiş bir aşağılama olarak değerlendirildi.
Gerginlik Kısa Sürede Büyüdü
İddiaya göre olayın ardından Belediye Başkanı Bülent Ecevit Atalay ile Serdar Önal’ın karşılaşması sırasında tansiyon yükseldi.
Fatih Mahallesi Muhtarı ve Gökçeada Muhtarlar Derneği Başkanı olan Önal’ın, kızına yönelik bu onur kırıcı sözleri duyması üzerine yaşanan tartışma kısa sürede fiziki saldırıya dönüştü.
Başkan Atalay darp raporu aldı; gözaltına alınan Serdar Önal ise çıkarıldığı mahkeme tarafından serbest bırakıldı.
Yargı süreci devam ederken, kamuoyunda iki soru yankılanıyor:
“Asıl suç yumrukta mı, yoksa o yumruğu doğuran adaletsizlikte mi?”
Saldırıyı Kınıyoruz, Ancak…
Hiçbir gerekçe bir kamu yöneticisine yönelik şiddeti haklı kılamaz.
Ancak Gökçeada’da yaşanan bu olay, yalnızca bir saldırı değil; gücü elinde tutanların denetlenmediği bir yönetim anlayışının göstergesidir.
Kadın emeği üzerinde kurulan baskı, mobbing ve itibarsızlaştırma, bir kurumun içinden yükselen sessiz şiddettir.
Bugün konuşulması gereken yalnızca yaşanan tartışma değil; o tartışmayı doğuran mobbing, baskı, şiddet, aşağılanma ve suskunluktur.
Gerçekler Ortaya Çıkıyor
Olayın ardından ortaya çıkan belgeler ve tanık anlatımları, görev değişikliğinin idari gerekçelere dayanmadığı yönündeki iddiaları güçlendiriyor.
Belediye içinde konuşulanlara göre, bazı personeller uzun süredir benzer uygulamalardan şikâyetçi.
Resmî bir açıklama yapılmamış olsa da, kamuoyu artık yalnızca “ne oldu?”yu değil, “neden oldu?”yu sorguluyor.
Gökçeada’daki bu kriz, yerel yönetimlerde etik, yetki ve vicdan ilişkisini yeniden gündeme taşıdı.
Gökçeada’da Sessiz Gerilim
Atalay’ın yönetim tarzı ve kurum içi iletişim biçimi, son gelişmelerle birlikte yeniden tartışma konusu oldu.
İlçede “adalet, liyakat ve insani yönetim” kavramları bir kez daha gündeme geldi.
Kamuoyu, yaşananların sadece bir anlık öfke değil, biriken adaletsizliklerin dışavurumu olduğunu konuşuyor.
Dipnot – Sorgulamak Gerek
Gazetecilik yalnızca saldırıyı değil, o saldırının nedenlerini de sorgular.
Bugün Bülent Ecevit Atalay’a yönelen yumruk kadar, o yumruğu tetikleyen adaletsizliğin de hesabı sorulmalıdır.
Çünkü bir kadına yönelen baskı, bir babayı suçlu yapar;
ama aynı zamanda bir yöneticiyi de sorumlu kılar.
Ecevit Atalay’a atılan yumruğu kınayalım;
ancak bir işçiye, bir kadına yönelik mobbingi, baskıyı ve sözel şiddeti de görmezden gelmeyelim.
Gerçek adalet, sadece saldırıyı değil, saldırının nedenlerini de yargılamaktır.
Görev değişikliği adı altında kadın çalışanın sürgün edildiğine yönelik resmi belge:









