Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) 39. Olağan Kongresi, Çanakkale Belediyesi Yerel Yönetimler Binası Kültür Merkezi Salonu’nda yoğun katılımla gerçekleştirildi. Kongrede tek aday olan mevcut Merkez İlçe Başkanı İbrahim Can Ergun, güven tazeleyerek yeniden başkan seçildi.
Ergun konuşmasında;
Bugün burada yalnızca bir kongre için toplanmıyoruz. Bu salon emeğimizin alın terimizin ve cesaretimizin büyüttüğü, örgütlü umudun yankılandığı bir meydandır. Bu anlayışla son dönemde somut adımlar attık. Tam bu andan yükselen vesayet değil siyaset sesini Çanakkale’de büyüttük. İstanbul İl örgütümüze ve birçok yerde kayyum girişimleri oldu. Bu karar yok hükmündedir. Benim ve arkadaşlarımın da belediye olarak değişime destek verdiği 38’inci Olağan Kurultayımızın iradesine sahip çıktık. Kurultay delegeleri olarak yirmi birinci ve yirmi ikinci olağanüstü kurultaylarımızdan bu saldırılara karşı Genel Başkanımız Özgür Özel’in yanında durarak açık ve net tavır koyduk ve partimizi koruduk. On dokuz Mart darbesi sürecinde siz üyelerimiz ve hemşerilerimizle birlikte iskelede Cumhuriyet Meydanı’nda binlerce olduk, binler olduk, on binler olduk. Millet iradesine sahip çıkıyoruz dedik. Kaz Dağarından yükselen havama, suyuma toprağıma dokunma çığlığına omuz verdik. Demokrasiyi sadece seçim günü değil her gün gösterdik. Cumhurbaşkanı adayımızı sadece üyelerimizle değil halkımızın da katılımıyla belirledik. 15 buçuk milyon oyla Sayın Ekrem İmamoğlu’nu cumhurbaşkanı adayımız yaptık. Sandığı büyüttükçe meşruiyet büyüdü. Hani şu meşhur meşruiyet var ya meşruiyet büyüdükçe cesaret büyüdü. Bizim Cumhurbaşkanı adayımız meşruiyetini Trump’tan değil halktan alıyor. Ernesto Che ne diyor; Emperyalizim bir sömürü sitemidir. Emperyalizm en küçük anda güvenilmez asla diyor ve burada direnişin kenti Çanakakle’den emperyalizmin yok etmeye çalıştığı Filistinli çocuklara ve direnen Filistin halkına selam olsun.
Değerli dostlar, tüm bu başlıklar ve faaliyet raporundan özetlenen çalışmalarımız örgütsel mutfağımızın sadece görünen kısmıydı. Arka planda telefon zincirleri, mahalle toplantıları, pazar ziyaretleri, öğrenci evleri, kahvehaneler ve gece yarısı kriz masaları vardı. Kısacası örgüt her an hayatın içindeydi. Şimdi önümüzde daha yüksek bir eşik var: İktidara yürümek. Türkiye’nin dört bir yanından milyonlar aynı sorunları konuşuyor arkadaşlar. Emeklilerin boş cebi, asgari ücretlilerinin bitmeyen mesaisi, öğrencilerin barınma telaşı… Biz adaleti yalnızca mahkeme koridorlarında değil, gelir dağılımında da savunacağız. Avukat Selçuk Kozağaçlı’nın sözlerindeki gibi ‘Ne için o zaman, ne için yaşıyoruz? Güvenlik yok, iş yok, gelecek yok, hukuk yok ama yaşıyoruz. Bu yaşamak çok kutsal öyle mi? Öyle değil. Yaşamın kendisi değil kutsal olan. Kutsal olan adil bir yaşam, kutsal olan onurlu bir yaşam, kutsal olan güvenli bir yaşam, kutsal olan haysiyet sahibi bir yaşam. İşte bu yüzden Asgari ücreti insanca yaşam seviyesine taşıyacağız. Emekliye refah payını otomatik mekanizmaya bağlayacağız. Öğrenciye barınmayı bir lütuf değil hak sayacağız. Belediye başkanımızın da belirttiği gibi Çanakkale’mizde yakın zamanda bir kız öğrenci yurdu açılacak. İşçinin mesaisini insan onuruna uygun bir sınıra çekeceğiz ve takipçisi olacağız. Partimizin iktidarında yerelden merkeze şefafa bütçe ve hesap verilebilirlik getireceğiz. İşte bu gerçek anlamda insan hayatına dokunan bir hükümet programıdır. Bu hedefe ulaşmak için dayanışmayı büyüteceğiz.
Ergun, kadın ve gençlik kollarının parti karar mekanizmalarındaki önemine de dikkat çekerek, “Fotoğrafta değil, kararda temsil edilecekler. Bu bağlamda kadın ve gençlik kolları başkanlarımızı yönetimimizin içine alıyor, karar mekanizmalarına etkin katılımı sağlıyoruz” dedi.
“Ve unutmayalım; bu yol Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün bize bıraktığı emanettir. Onun şu sözü kulağımda, hepimizin kulağında: ‘Benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır fakat Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır.’ Bu ülke kimsesizlerin kimsesi olmak için kuruldu ve biz de bu emaneti örgütlü halk iktidarı hedefiyle taşıyacağız” ifadelerini kullandı.